Paulo Coelho - Simyacı
...yamçısını yanında taşımak zorundaydı. Her şeye karşın bu yükten yakınmaya kalkıştığı zaman, sabah ayazını bu yük sayesinde hissetmediğini anımsıyordu kuşkusuz.
Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyordu.
Bir çoban, kurt ya da kuraklık tehlikesiyle her zaman karşı karşıyadır; ama, çobanlık mesleğini çekici kılan da budur zaten.
Basit şeyler, en olağanüstü şeylerdir ve yalnızca bilginler anlayabilir bunları.
...insan her zaman aynı insanları görürse, bunları yaşamın bir parçası saymaya başlar. İyi, ama bu kişiler de bu nedenle, yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü efendim, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır.
Ne var ki, hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez.
Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur.
Hayatımızın belli bir döneminde her şey açık seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan, hayatından gerçekleştirmek istediğin şeylerin olmasını istemekten korkmazsın. Ama zaman geçtikçe, gizemli bir güç Kişisel Menkıbe’nin gerçekleştirilmesini olanaksız olduğunu kanıtlamaya başlar.
Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman Evrenin Ruhu’nda bu istek oluşur.
Her şey bir ve tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar.
- ... İnsanın düşlediği şeyi gerçekleştirmesi için her zaman olanak bulunduğunu bir türlü anlamadı...
- İnsanlar yaşama nedenlerini pek çabuk öğreniyorlar. dedi yaşlı adam gözlerinde beliren acıyla. Belki de gene aynı nedenle hemen pes ediyorlar.
- Henüz sahip olmadığın bir şeyi vaat ederek gidecek olursan, onu elde etmek arzusunu yitirirsin.
- ... ne olursa hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu öğrenmek senin için iyi bir şey.
Bazen işi oluruna bırakmak, ilişmemek daha iyidir.
... bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar.
Daha duruma alışmadan göz açıp kapayıncaya kadar kısa zamanda, hayatta kimi zaman koşulların değiştiğini düşünerek kendisine acıdı.
‘... ve bütün dünyayı kucaklayamayacak kadar küçük biri olduğum için, sahip olduğum az bir şeyi her zaman korumaya çalışacağım.’
Ben de herkes gibiyim: dünya gerçeklerine oldukları gibi değil, olmalarını istediğim gibi bakıyorum.
Simgelere saygılı olmayı ve onları izlemeyi öğren.
Sözcüklerin ötesinde bir dil var.
Hatalarımızın bedelini ödemek zorundayız.
Talihin bize yardımcı olması için biz de ona yardımcı olacak şekilde davranmalıyız, gereken ne varsa yapmalıyız.
Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.
“Her zaman ne istediğini bilmek zorunda olduğunu anımsa.”
“... değişmek istemiyorum çünkü nasıl değişeceğimi bilmiyorum. Artık kendime tam anlamıyla alışmış durumdayım.”
Değeri bilinmeyen her lütuf felakete dönüşüyor.
Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.
“Hayallerinden asla vazgeçme...”
Yeryüzünde herkesin anladığı bir dil vardır... bu coşkunun dilidir, arzu edilen ya da inanılan bir şeyi gerçekleştirmek için sevgi ve tutkuyla yapılan girişimlerin dilidir.
Bir şeye karar vermek başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada öngörmediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.
- Rastlantı yoktur...
Önsezilerin, içinde bütün insan hayatlarının bir bütün oluşturacak şekilde birbirine bağlandığı hayat ırmağının evrensel akışına ruhun ani dalışlar olduğunu anlamaya başlamıştı...
Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir.
Herkesin kendine göre bir öğrenme tarzı var
- ... Çünkü ben ne geçmişte ne gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen, mutlu bir insan olursun.
... çünkü hayat yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.
Kızın siyah gözlerini, gülümseme ile susma arasından karar veremeyen dudaklarını görünce, dünyanın konuştuğu ve yeryüzünün bütün yaratıklarının yürekleriyle anladıkları dilin, en temel ve en yüce bölümünü anladı delikanlı. Ve Aşk’ tı bunun adı, insanlardan da çölden de daha eskiydi...
Evrenin Saf Dili’ ydi bu, herhangi bir açıklmaya gerek yoktu.
...bu dili bilen biri ister çölün ortasında ya da ister büyük kentlerin göbeğinde olsun, dünyada her zaman bir başkasını beklemekte olan biri bulunduğunu kolayca anlayabilir.
Kumullar rüzgarın etkisiyle değişirler ama çöl hep aynı kalır.
Aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu.
Yarın ölmek başka bir gün ölmekten daha uygun olurdu. Her gün yaşamak ya da ölmek içindi.
Cesaret, Evrenin Dili’ ni arayan bir kimse için en büyük erdemdir.
- Kötülük, dedi Simyacı, insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır.
Aşkın, bir erkeğin kendi Kişisel Menkıbe’ sinin peşinden gitmesine engel olmadığını anlaman gerekiyor. Böyle bir şey söz konusu olduğu zaman bil ki Evrenin Dili‘ ni konuşan Aşk değildir bu, yani gerçek Aşk değildir.
İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.
Bulduğun şey saf maddeden yapılmışsa , hiçbir zaman çürümeyecektir. Ve oraya bir gün geri döneceksin. Bir yıldız patlaması gibi bir anlık ışıktan başka bir şey değilse, o zaman geri dönüşünde hiçbir şey bulamayacaksın. Gene de en azından bir ışık patlaması görmüş olacaksın. Yalnızca bu bile yaşamış olmanın zahmetine değer.
Kendi yüreğini dinle. Yüreğin her şeyi bilir, çünkü Evrenin Ruhu’ ndan gelmektedir ve bir gün oraya geri dönecektir.
...
- Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
- Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın.
- İhanet senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen yüreğini tanıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. Çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir sana kesinlikle.
- Yüreğine acı korkusunun acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez.
... biz yürekler, giderek daha alçak sesle konuşuyoruz ama asla susmuyoruz. Ve sözlerimizin anlaşılması için dilekte bulunuyoruz. Kendilerine çizmiş olduğumuz yolu izlemedikleri için insanların acı çekmelerini istemiyoruz.
Evrenin Ruhu, bir düşü gerçekleştirmeden önce yol boyunca öğrenilen her şeye bir değer biçer. Bize karşı kötü duygular beslediği için böyle davranmamaktadır: Düşümüzü gerçekleştirmemizin yanısıra, ona doğru ilerlerken aldığımız dersleri de iyice öğrenmemizi istemektedir. Ama insanların çoğunluğu işte bu anda vazgeçerler.
En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
...
- Sana hayatın çok basit bir yasasını göstermek için: Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar.
Gözler ruhun gücünü gösterirler.
Yalnızca şunu biliyorum: Geleneğin öğrettikleri her zaman doğrudur. Ama insanlar bilgilerin sözlerini doğru olarak yorumlayamadılar. Ve altın evrimin simgesi olacağına savaşların işareti oldular.
- Umutsuzluğa teslim olma, dedi Simyacı alabildiğine tuhaf, yumuşak bir sesle. Yoksa yüreğinle konuşmana engel olur.
Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: Başarısızlığa uğrama korkusu.
...Sevdiğimiz zaman onları anlamaya gereksinimimiz yoktur, çünkü o zaman onlar bizim içimizde olur...
Çünkü Aşk, ne çöl gibi devinimsiz durmaktan, ne rüzgar gibi dünyayı dolaşmaktan, ne de senin gibi her şeyi uzaktan görmekten ibarettir. Aşk, Evrenin Ruhu’nu değiştiren ve geliştiren güçtür. İlk kez onun içine girdiğim zaman, onun kusursuz olduğunu sandım. Ama daha sonra onun da savaşları ve tutkuları olduğunu gördüm. Evrenin Ruhu’nu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşk’ın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman.
- Benim cömertliğimin çok ötesine giden bir şükran ifadesi, dedi keşiş.
- Böyle konuşmayınız. Hayat söylediklerinizi duyabilir ve gelecek sefere daha azını verebilir.
‘ Bir kere olan bir daha asla tekrarlanmaz. Amma ve lakin iki kere olan üçüncü defa da olacaktır.’
- Kim ve ne olursan ol, dedi, yeryüzünde her insan, her zaman, dünya tarihinde başrolü oynar. Ve doğal olarak o bunu bilmez.
‘ Gerçekte kendi Kişisel Menkıbesi’ni yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir.’
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
...yamçısını yanında taşımak zorundaydı. Her şeye karşın bu yükten yakınmaya kalkıştığı zaman, sabah ayazını bu yük sayesinde hissetmediğini anımsıyordu kuşkusuz.
....
Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyordu.
...
Bir çoban, kurt ya da kuraklık tehlikesiyle her zaman karşı karşıyadır; ama, çobanlık mesleğini çekici kılan da budur zaten.
...
Basit şeyler, en olağanüstü şeylerdir ve yalnızca bilginler anlayabilir bunları.
...
...insan her zaman aynı insanları görürse, bunları yaşamın bir parçası saymaya başlar. İyi, ama bu kişiler de bu nedenle, yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü efendim, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır.
Ne var ki, hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez.
...
Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur.
...
Hayatımızın belli bir döneminde her şey açık seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan, hayatından gerçekleştirmek istediğin şeylerin olmasını istemekten korkmazsın. Ama zaman geçtikçe, gizemli bir güç Kişisel Menkıbe’nin gerçekleştirilmesini olanaksız olduğunu kanıtlamaya başlar.
...
Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman Evrenin Ruhu’nda bu istek oluşur.
...
Her şey bir ve tek şeydir. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar.
...
- ... İnsanın düşlediği şeyi gerçekleştirmesi için her zaman olanak bulunduğunu bir türlü anlamadı...
...
- İnsanlar yaşama nedenlerini pek çabuk öğreniyorlar. dedi yaşlı adam gözlerinde beliren acıyla. Belki de gene aynı nedenle hemen pes ediyorlar.
...
- Henüz sahip olmadığın bir şeyi vaat ederek gidecek olursan, onu elde etmek arzusunu yitirirsin.
...
- ... ne olursa hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu öğrenmek senin için iyi bir şey.
...
Bazen işi oluruna bırakmak, ilişmemek daha iyidir.
...
... bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar.
...
Daha duruma alışmadan göz açıp kapayıncaya kadar kısa zamanda, hayatta kimi zaman koşulların değiştiğini düşünerek kendisine acıdı.
...
‘... ve bütün dünyayı kucaklayamayacak kadar küçük biri olduğum için, sahip olduğum az bir şeyi her zaman korumaya çalışacağım.’
...
Ben de herkes gibiyim: dünya gerçeklerine oldukları gibi değil, olmalarını istediğim gibi bakıyorum.
...
Simgelere saygılı olmayı ve onları izlemeyi öğren.
...
Sözcüklerin ötesinde bir dil var.
...
Hatalarımızın bedelini ödemek zorundayız.
...
Talihin bize yardımcı olması için biz de ona yardımcı olacak şekilde davranmalıyız, gereken ne varsa yapmalıyız.
...
Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.
...
“Her zaman ne istediğini bilmek zorunda olduğunu anımsa.”
...
“... değişmek istemiyorum çünkü nasıl değişeceğimi bilmiyorum. Artık kendime tam anlamıyla alışmış durumdayım.”
...
Değeri bilinmeyen her lütuf felakete dönüşüyor.
...
Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.
...
“Hayallerinden asla vazgeçme...”
...
Yeryüzünde herkesin anladığı bir dil vardır... bu coşkunun dilidir, arzu edilen ya da inanılan bir şeyi gerçekleştirmek için sevgi ve tutkuyla yapılan girişimlerin dilidir.
...
Bir şeye karar vermek başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada öngörmediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.
...
- Rastlantı yoktur...
...
Önsezilerin, içinde bütün insan hayatlarının bir bütün oluşturacak şekilde birbirine bağlandığı hayat ırmağının evrensel akışına ruhun ani dalışlar olduğunu anlamaya başlamıştı...
...
Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir.
...
Herkesin kendine göre bir öğrenme tarzı var
...
- ... Çünkü ben ne geçmişte ne gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen, mutlu bir insan olursun.
... çünkü hayat yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.
...
Kızın siyah gözlerini, gülümseme ile susma arasından karar veremeyen dudaklarını görünce, dünyanın konuştuğu ve yeryüzünün bütün yaratıklarının yürekleriyle anladıkları dilin, en temel ve en yüce bölümünü anladı delikanlı. Ve Aşk’ tı bunun adı, insanlardan da çölden de daha eskiydi...
...
Evrenin Saf Dili’ ydi bu, herhangi bir açıklmaya gerek yoktu.
...bu dili bilen biri ister çölün ortasında ya da ister büyük kentlerin göbeğinde olsun, dünyada her zaman bir başkasını
beklemekte olan biri bulunduğunu kolayca anlayabilir.
...
Kumullar rüzgarın etkisiyle değişirler ama çöl hep aynı kalır.
...
Aşk, sevilen nesnenin yanında bulunmayı zorunlu kılıyordu.
...
Yarın ölmek başka bir gün ölmekten daha uygun olurdu. Her gün yaşamak ya da ölmek içindi.
...
Cesaret, Evrenin Dili’ ni arayan bir kimse için en büyük erdemdir.
...
- Kötülük, dedi Simyacı, insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır.
...
Aşkın, bir erkeğin kendi Kişisel Menkıbe’ sinin peşinden gitmesine engel olmadığını anlaman gerekiyor. Böyle bir şey söz konusu olduğu zaman bil ki Evrenin Dili‘ ni konuşan Aşk değildir bu, yani gerçek Aşk değildir.
...
İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.
...
Bulduğun şey saf maddeden yapılmışsa , hiçbir zaman çürümeyecektir. Ve oraya bir gün geri döneceksin. Bir yıldız patlaması gibi bir anlık ışıktan başka bir şey değilse, o zaman geri dönüşünde hiçbir şey bulamayacaksın. Gene de en azından bir ışık patlaması görmüş olacaksın. Yalnızca bu bile yaşamış olmanın zahmetine değer.
...
Kendi yüreğini dinle. Yüreğin her şeyi bilir, çünkü Evrenin Ruhu’ ndan gelmektedir ve bir gün oraya geri dönecektir.
...
...
- Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
- Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın.
...
- İhanet senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen yüreğini tanıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. Çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir sana kesinlikle.
...
- Yüreğine acı korkusunun acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez.
...
... biz yürekler, giderek daha alçak sesle konuşuyoruz ama asla susmuyoruz. Ve sözlerimizin anlaşılması için dilekte bulunuyoruz. Kendilerine çizmiş olduğumuz yolu izlemedikleri için insanların acı çekmelerini istemiyoruz.
...
Evrenin Ruhu, bir düşü gerçekleştirmeden önce yol boyunca öğrenilen her şeye bir değer biçer. Bize karşı kötü duygular beslediği için böyle davranmamaktadır: Düşümüzü gerçekleştirmemizin yanısıra, ona doğru ilerlerken aldığımız dersleri de iyice öğrenmemizi istemektedir. Ama insanların çoğunluğu işte bu anda vazgeçerler.
...
En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
...
...
- Sana hayatın çok basit bir yasasını göstermek için: Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar.
...
Gözler ruhun gücünü gösterirler.
...
Yalnızca şunu biliyorum: Geleneğin öğrettikleri her zaman doğrudur. Ama insanlar bilgilerin sözlerini doğru olarak yorumlayamadılar. Ve altın evrimin simgesi olacağına savaşların işareti oldular.
...
- Umutsuzluğa teslim olma, dedi Simyacı alabildiğine tuhaf, yumuşak bir sesle. Yoksa, yüreğinle konuşmana engel olur.
...
Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: Başarısızlığa uğrama korkusu.
...
...Sevdiğimiz zaman onları anlamaya gereksinimimiz yoktur, çünkü o zaman onlar bizim içimizde olur...
...
Çünkü Aşk, ne çöl gibi devinimsiz durmaktan, ne rüzgar gibi dünyayı dolaşmaktan, ne de senin gibi her şeyi uzaktan görmekten ibarettir. Aşk, Evrenin Ruhu’nu değiştiren ve geliştiren güçtür. İlk kez onun içine girdiğim zaman, onun kusursuz olduğunu sandım. Ama daha sonra onun da savaşları ve tutkuları olduğunu gördüm. Evrenin Ruhu’nu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşk’ın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz her zaman.
...
- Benim cömertliğimin çok ötesine giden bir şükran ifadesi, dedi keşiş.
- Böyle konuşmayınız. Hayat söylediklerinizi duyabilir ve gelecek sefere daha azını verebilir.
...
‘ Bir kere olan bir daha asla tekrarlanmaz. Amma ve lakin iki kere olan üçüncü defa da olacaktır.’
...
- Kim ve ne olursan ol, dedi, yeryüzünde her insan, her zaman, dünya tarihinde başrolü oynar. Ve doğal olarak o bunu bilmez.
...
‘ Gerçekte kendi Kişisel Menkıbesi’ni yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder